KEZBAN SELÇUK – YENİ NORMAL
Ne garip bir tanımlama değil mi “yeni normal” ne demek tam olarak? Ne normal değildi de birdenbire normalleşti ve hatta yenileşti … Eski normal nedir ki yeni normalden farklı olsun? Değişimin var olduğu ve değişmeyen tek şeyin değişimin kendisi olduğu milattan önceden beri söylenmiyor mu? O zaman yarının dün gibi olması mümkün olabilir mi?
Gelin isterseniz içinden geçtiğimiz sürece nasıl gelindi,eskiler ne zaman yeni ve normal hale geldi hep birlikte söyle bir göz atalım.
31 Aralık 2019 tarihinde, Çin’in Hubei eyaletinin Vuhan şehrinde, sebebi o an için bilinmeyen zatürre vakaları bildirilmiş ve 5 Ocak 2020 tarihinde ise, daha önce insanlarda tespit edilmemiş yeni bir Korona virüs tanımlanmıştır.
Başlangıçta 2019-nCoV olarak ifade edilen bu hastalık, daha sonra Covid-19 olarak adlandırılmış ve Çin’de ortaya çıktıktan sonra, üç ay gibi kısa bir süre içerisinde tüm dünyayı etkisi altına almıştır.
10 Mart 2020 ….
Bu tarih hepimizin hayatında derin izler bırakan bir tarih.
Çünkü tanımlayamadığımız bir düşmanla ilk kez bu tarihte karşılaştı ülkemiz. Gündelik hayatımızdan, onun bize getirdiklerinden biranda kaçarcasına uzaklaştık.
Evlerimizi en güvenli limanımız yaptık. Herkese açılan kapılarımız kimselere açılmaz oldu. “Tokalaşmak, kucaklaşmak” ki bunlar bizim toplumumuzla özdeşleşen kavramlar yerini kendimizce ürettiğimiz birtakım işaretlere bıraktı.
Yeme içme alışkanlıklarımız değişti. Tabi en ama en önemlilerinden birisi temiz bir toplum olduk. Her yer sabun ,dezenfektan kokmaya başladı .Süslü püslü aksesuarlarımız yerini Korona savar maskelere bıraktı .
Anneler, babalar evlatlarının; babaanne, dede nineler torunlarının kokusunu özledi.
Gıda sektörü bu kriz ortamından en iyi şekilde nasibini alırken, (e malum eve kapandık yedikçe yedik, yedikçe yedik) başta turizm olmak üzere pek çok sektör ise ne yazık ki büyük kan kayıpları yaşadı.
Bu süreçte “Özverinin” tam olarak ne olduğuna hep birlikte tanık olduk.10 dakika tahammül edemediğimiz maskelerle saatlerce çalışıp, günlerce aç uykusuz, sadece hayat kurtarmak için uğraşan hatta bu uğurda hayatlarından olan başta doktor, hemşire, eczacı ve diğer tüm sağlık çalışanlarımız bize özverinin ne demek olduğunu gösterdi, hepimizin dualarında yer aldı.
Teknolojinin önemi bir kez daha anlaşıldı. Genç neslin liderliğini çektiği cep telefonu kullanma yaşı 60-70 sınırına ulaştı. Daha önce eline akıllı telefon almayanlar ,sosyal mecra hesapları oluşturup, yetmiyormuş gibi buralarda adeta sörf yapmaya başladı. Görüntülü dersler, görüntülü görüşmeler, görüntülü toplantılar, görüntülü serenatlar, görüntülü evlilik teklifleri …daha sayamadığım pek çok şey dijital ortamda gerçekleşmeye başladı.
Korona’nın hayatımıza getirdiği olumsuzlukların yanında olumlu yanları da oldu tabi.
Ne gibi mi?
Daha bir anladık hayatın bize sunduklarının değerini, daha bir kıymetini bildik sokaklarda gönlümüzce dolaşmanın; daha bir özen gösterip vakit ayırdık sevdiklerimize; okulun, öğretmenin, öğrenmenin ne kadar değerli olduğunu anladık; sevdiklerimizle kucaklaşmanın hiçbir şeye değişilemeyeceğini fark ettik.
Olumlu, olumsuz pek çok şey yaşadık kısa zamanda, ama ben umudumu hiç kaybetmedim. Dünyayı çevreleyen bu gri bulutlar elbet bir gün dağılacak ve masmavi gökyüzünde gökkuşaklarının oluşturduğu renkler saracak dört bir yanımızı.. Sadece biraz daha sabretmemiz, biraz daha duyarlı olmamız, biraz daha önemsememiz gerekiyor.
Umudunu kaybetme Türkiyem… Biz nelerin üstesinden geldik, şimdi bu tanımlayamadığımız düşman mı yenecek bizi.
2021 nice güzel umutları da beraberinde getir.
Haftaya görüşmek üzere, saygılarımla…
KEZBAN SELÇUK