“Namus benimdir sayın başkan, bir kağıda imza attım diye ben namusumu kimseye bırakmam. Hayatta kalmış olmanın sevincini atamıyorum içimden sayın başkan, ağlayamamam bundandır “
Yoruma gerek yok. İşte bu sözler düğüm düğüm ediyor insanın boğazını …
Geçen gün iş dünyası tarafından sıkı şekilde takip edilen bir sosyal medya mecrasında paylaşılan bir videodaki bu sözler sonrası kelimelerim, sesiz çığlıkların sesi olsun istedim. En azından bunu yapabilmek istedim …
Videoda evliliğinin 25’inci gününden itibaren şiddete maruz kalan bir kadının haklı savaşı sırasında adalet karşısında verdiği amansız mücadele konu alınıyor. Haklı savaşı diyorum çünkü; amacı mutlu bir yuva, mutfağında kaynayan sıcak bir çorba, çocuğuna kol kanat geren bir anne olmak dışında başka dileği olmayan bir kadının, tüm bunlara karşı uğradığı şiddet onu haklı yapmaz da; ne yapar sayın okurlar !
Hakim değilim, savcı değilim ama vicdan muhakemesi yapabilen biriyim ve benim vicdan terazimde yıllarca uğradığı hakaret, taciz, tecavüz, şiddet sonrası bir kadın ne yaparsa yapsın meşru müdafaadır, kendini savunmuştur, adalet önünde SUÇSUZDUR suçsuz olmalıdır …
İşte bu nedenle attım bu başlığı …Adana’da kendisine fuhuş yaptırmak istediği ve şiddet uyguladığını ileri sürdüğü kocasını tabancayla öldüren Çilem Doğan’ın basına yansıyan ifadesinin en can alıcı kısmıydı bence bu sözler “ “Memleketimin aç kalmış adaleti var başkanım” Ne ne acıdır ki bu haykırış ne ilk, ne de son olacak …
İŞTE BU NEDENLEDİR Kİ “ İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YAŞATIR”
Dilerseniz; bir gece yarısı kararnamesiyle fesh edilen İstanbul sözleşmesi neydi, kapsamında neler vardı? Hep birlikte hatırlayalım;
Sözleşmenin amacı : Kadınları her türlü şiddetten korumak, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak, kadına yönelik her türlü ayrımcılığın kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınların güçlendirilmesi yolu dahil kadın ile erkek arasındaki temel eşitliği teşvik etmek; Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet mağdurlarının korunması ve bu mağdurlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politikalar ve tedbirler geliştirmek; Kadına yönelik şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak amacıyla uluslararası işbirliğini teşvik etmek; kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti ortadan kaldırmak üzere bütüncül bir yaklaşım benimsemek amacıyla etkili işbirliğini sağlamak için kuruluşlara ve kolluk kuvvetlerine destek ve yardım sağlamaktır.
Sözleşmenin kapsamı: İşbu sözleşme aile içi şiddet de dahil olmak üzere, kadınları aşırı biçimde etkileyen kadınlara yönelik her türlü şiddet biçimi için geçerlidir. Taraflar işbu Sözleşmeyi tüm aile içi şiddet mağdurlarına uygulamaya teşvik edilirler. Taraflar işbu sözleşmenin hükümlerini uygularken, cinsiyete dayalı şiddet mağduru kadınlara özel önem atfedilmelidir. İşbu sözleşme barış zamanlarında ve silahlı çatışma durumlarında uygulanır.11 Mayıs 2011 tarihinde İstanbul’da imzaya açılan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi (kısa adıyla İstanbul Sözleşmesi), 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Özel olarak kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet ve ev içi şiddeti hedef alan ilk Avrupa sözleşmesi olma niteliğini taşıyan Sözleşme, bugüne kadar Türkiye dahil Avrupa Konseyi üyesi 20 ülke tarafından onaylanmıştır. Türkiye, Sözleşme’yi imzaya açıldığı 11 Mayıs 2011 tarihinde imzalamış, 14 Mart 2012 tarihinde ise onaylamıştır.
Şiddetle mücadele konusunda bir insan hakları sözleşmesi niteliğinde olan İstanbul Sözleşmesi, 20 Mart 2021 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile fesh edilmiştir.
İptal gerekçesi kendisi de bir kadın olan Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk tarafından yapılmıştır. Bakan Selçuk sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Kadın haklarının teminatı, Anayasamız başta olmak üzere, iç mevzuatımızdaki mevcut düzenlemelerdir. Hukuk sistemimiz ihtiyaca göre yeni düzenlemeleri hayata geçirebilecek kadar dinamik ve güçlüdür.” ifadelerini kullandı.
Bu ihtiyaç nedir ve daha kaç kadın kadının bu mevzuatın hayata geçirilmesi için hayatını kaybetmesi gerekiyor? İşte bu soruların yanıtları alınamadı.
Haftaya görüşmek üzere..
(KEZBAN SELÇUK)