MEHMET ŞAFAK’TAN ESİNTİLER..
Oynatmaya az kaldı Doktorum nerde.
Televizyon televizyon gezen sosyete doktorları.. Çok konuşuyorsunuz, çok iyi anlatıyorsunuz da sizin toplum gerçeklerinden haberiniz varmı? Basit bir mide problemi, insülin direncini anlatıyor adam.. Bir sürü test öneriyor. Şunu yapıyoruz, bunu yapıyoruz öve öve bitiremiyor. Vatandaşın midesi ağrıyınca hemen ilaca başvurduğunu söylüyor.. Bak doktor efendi sen özel hastanende 50 tane test yapıp hepsinden ayrı para alıp tam isabetli tespit yapıyor olabilirsin. Bu millet nasıl gidecek oralara.. Şu pandemi de zaten gitmiyor mecbur kalmadıkça. Diyelim gitti. Önce sağlık ocağına mide şikayeti ile gitse hemen doktor bir iki ilaç ile uğurlar.. Diyelim yetinmedi hastaneye gitti.. Randevu aldı bir hafta da anca sıra buldu.. En ufak bir tahlil ve film hele detaylı ise 3 ay sıra. Yani o senin TV’de beş dakikada sonuca ulaşılacakmış gibi anlattığın sağlık sorununu çözmeye ömür yetmez.. Para varsa size gider ve bastırıp parayı çözer problemi. Önce bunları anlat.
Yani o senin dediğin asma kabağı
O da bu mevsim de olmaz.
Doktor doktor civanım
Neler istiyor canım.
Benim de istiyor da.. İstemek yetmiyor.

Bu ne arkadaş yok Facebook fotoğraflarımızı kullanacak, yok WhatsApp Facebook ile veri paylaşacak. Sanki şimdiye kadar kullanmadılar.. Hepsi aynı değilmi zaten.. Çok Korktum Amerikalılar beni suçlu yapacak..
Zaten bu ülkede vatandaşın nüfus bilgileri bile birilerinin eline geçmedi mi.. Türkcell, Telekom, Csm şirketleri bilgilerimizi birilerine vermiyor mu.. Her gün onlarca telefon gelmiyor mu her birimize bilmediğimiz 850 veya İstanbul, Ankara kodlu..
Sosyal medyada paylaşımları görünce korkmaya başladım.. Aman suç mu işliyorum acaba.. Panik atak oldum.. Yahu alt tarafı şafağın bağdan börtü, böcek, çiçek, kedi, köpek tavuk paylaşıyorum.. Bundan ne suç olur ki.. Ben asıl arada bir zülfi yare dokunduğum ve tam yerine rastgelip manzara koyduğum yorumlarımdan, değerlendirmelerimden birileri rahatsız olacak diye korkuyorum. Yani korkunun ecele faydası da yok. Ne demiş atalarımız.. Bağa da uygun olsun.. Kargadan korksaydık darı ekmezdik..

Tüm çiçekler, doğruyu aktarmak için tıpkı bir arı gibi gece gündüz çalışan gazeteci arkadaşların olsun. Tarafsız bir şekilde topluma gerçekleri aktaran gazeteciler gününüz kutlu olsun.. Birde bizim gibi emekli gazeteciler var.. Gerçi gazeteciliğin emekliliği olmaz. Her zaman gerçekleri, doğruları aktarmayı sürdürür gazeteci. Çiçekler çalışanların son baharda son yapraklarda emekliler bizim olsun. Sakın ayvayı yedik gari gibi anlamayın duayen ve emekli dostlar. Ayva ki son baharın son yaprağı olmak için sonuna kadar direnir. Yani mücadelenin adıdır ayva yaprağı. Kışın geldiğini ondan anlarsak, baharın ve yazın geleceğini de ayva çiçeğinden anlarız.. Tüm güzellikler çalışan, çalışmayan, çalıştırılmayan, belli bir doğrultuda çalıştırılmak zorunda kalan, emekli olup hala çalışan gazetecilerin olsun. Benim gibi ot ile böcek ile uğraşan emekli gazeteciye ise her gün bayram..
Bir sonrakinde görüşmek üzere hoşçakalın..

