Her yaşam kendi içerisinde bir hikaye barındırır. Bu hikaye bir kişi tarafından yaşanır. Gün olur, bu hikayeyi yaşayan, hikayeden bölümler anlatır. Anlatırken sanki o anlar yeniden yaşanır. Bugün Söke Olay'da Hatice Savran'ı konuk ediyoruz. Soyadı ilgimi çekti, nereden geldiğini sordum. Büyük dedeleri savranmış, onları hiç görmemiş, dolayısıyla hatırlamıyor.
Hatice, doğma büyüme Söke'li. Okuyan her genç gibi o da yaşamında sadece üniversite süresince Söke'den uzak kalmış. Gerçi bir de Ankara'da çalışma denemesi var ama o da uzun sürmemiş. Geniş bir ailenin üniversitede okuyan ilk çocuğu olması nedeniyle herkes ondan çok büyük beklentiler içerisindeymiş. Karadeniz Teknik Üniversitesi'nin, Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel İlişkiler Bölümü'nden mezun olduktan sonra Ankara'da bir gayrimenkul şirketinde ofis yöneticiliği ve insan kaynakları uzmanı olarak 1 yıl çalışmış. 2015 yılında Ankara tren garındaki terör saldırısında 200 metre kadar uzaklıkta patlayan ikinci bomba ve 2016 yılında yaşanan darbe kalkışması sonucunda aile baskısı ve kararıyla Söke'ye dönmüş. Babasının o anda söylediğini bugün gibi hatırlıyor. "Aç kal ama burada yanımda ol."
Söke'ye döndükten sonra iki ay boş gezmiş. Sonra Aydın'da büro işi bulmuş. Büronun ıssız bir yerde olması ve güvenli olmaması nedeniyle o işi de bırakmış. "Çok kötü bir dönemdeyiz, insan kime güveneceğini bilmiyor. Tanıdığım kişilere güvenemezken, tanımadığım kişilere güvenemezdim, bu yüzden bıraktım geldim" dedi.
Hatice'nin okuyacağınız konuşmasını hiç kesmeden dinledim ve not aldım. Bazı yerlerde sustu, düşündü, çayını yudumladı ve devam etti. "Söke'de inşaat malzemeleri satan bir firmaya girdim. Sabah güneşin doğuşunu görüyordum ama çalıştığım süre içerisinde güneşin batışını hiç göremedim. Çünkü çıkış saatim en erken akşam 22.00 oldu. Bu sebeple orada da tutunamadım. Sonra bir ekmek fabrikasının muhasebesine baktım. Orada da 3 ay sigortasız çalıştırdılar. Sigorta yapmadıkları için oradan da ayrıldım. Belki şimdi soracaksın, neden bir işyerinde kalıp sürekli çalışmıyorsun diye. Cevabım, ben insanım, insan gibi çalışmak, insan gibi yaşamak istiyordum. Genç olmam, ideallerimin olması beni özgür olmaya zorluyordu."
Hatice, iyiler kazanır düşüncesine inanıyor. Bu yüzden iyi olmayı, iyilik yapmayı sürdürüyor. Hatice yaptığı işlerden yılmayan bir yapıya sahip olduğunu söylüyor. İşsiz kaldığı zamanlarda annesiyle temizliğe gitmiş. Hatta soğuk demirci olan babasına yardım için inşaatlarda bile çalışmış. Sonunda 2018 yılında şu anda işlettiği Kahve Zamanı isimli kafeye işçi olarak girmiş. Kafede çalışma konusunda tecrübesi olduğunu, üniversitede öğrenciyken kafelerde çalıştığını belirtti. Ve 3 ay sonra da hayalini kurduğu işletmeciliğe, çalıştığı işletmeyi satın alarak kavuşmuş. Artık Kahve Zamanı denildiğinde Hatice, Hatice denildiğinde de Kahve Zamanı akla geliyor. Hatta yakın çevresi tarafından Hatice'nin Yeri olarak biliniyor.
Hatice, 8 m2. lik işyerine kocaman bir dünya sığdırmış. Kahve Zamanı'nda sabahları kahvaltı yapabilir, öğle ve akşamları mantı ve menemen yiyebilirsiniz. Kahvaltıda her gün taze ve sıcak ev yapımı börek ve poğaçanın yanında kahvaltı tabağı da isteyebilirsiniz. Öğle ve akşam üzeri ise mantı zamanı. Henüz yemedim ama (uğradığımda yeni yemek yemiştim) mantısının çok güzel olduğunu, alışkanlık yapacağını bile iddia etti. Ayrıca dostlarınızla birlikte sıcak ya da soğuk içeceklerinizi yudumlarken sohbet edebilirsiniz. O sıcak ortamda kendinizi evinizde gibi hissedeceksiniz. Pazar günleri hariç her gün sabah 09.00 ile akşam 21.00 saatleri arasında Kahve Zamanı açık.
Kahve Zamanı, Söke İstasyon caddesindeki Grand Bazaar İş Han'nın girişinde.
(SABİH GÜZEL)