"ÇÖPLER SÖKE'YE DEĞİL ÇÖP BİDONUNA YAKIŞIR"
Tüm yaşamımız hemen hemen sürekli bir şeyler öğrenmekle geçer. Öğrenmek sadece okulda olmaz, doğduğumuz andan itibaren her gün yeni şeyler öğrenir ve öğrenmek için de çaba gösteririz. Ailemizden, çevremizden, öğretmenimizden, eşimizden, okuduklarımızdan, gördüklerimizden etkilenir, davranış ve konuşmalarımızı değiştiririz. Hayallerimiz ve hedeflerimiz öğrendiğimiz bilgiler doğrultusunda gelişir. Yıllar öncesinden aldığımız öğütler yani atasözlerimiz de bizim için büyük bir bilgi kaynağıdır. Atasözleri genellikle toplum içerisindeki davranışlarımıza yöneliktir. Bildiğimiz bilmediğimiz binlerce atasözümüz var. Bunlardan birisi de "Temizlik imandan gelir" sözüdür.
Ülkemiz dünya genelinde Müslüman ülkeler arasında gösterilmekte ve halkının %95 inin Müslüman olduğu söylenmektedir. İnsanların inanışlarını sorgulamak kimsenin hakkı değildir. Fakat bizi de ilgilendiren toplum içerisindeki davranışlarını sorgulayabiliriz. Özellikle de o kişi ya da kişiler toplumsal bir görev üstlenmişlerse onları eleştirmek herkesin hakkıdır.
Biz Söke de yaşıyoruz ve Söke ege bölgesinin en güzel ilçelerinden birisi. Gerek konumu, gerek tarihi ve kültürel yapısı olarak her zaman Söke dışından gelenlerin ilgisini çekmiştir. Bu ilgi göç almasını da sağlamış. Bu göçler ve benim gibi emekli olup yerleşenler yüzünden (ben bu kişileri de göçmen olarak niteliyorum) toplum yapısında değişiklikler olmuş. Göç edip gelenlerden ege kültürüne uyum sağlayanlar olduğu gibi hala kendi kültürlerini sürdürenler de var. Çok kültürlülük Anadolunun ve ülkemizin en büyük özelliklerindendir. Bin yıllardır bu topraklarda farklı medeniyetler hüküm sürmüş, farklı kültürler yaşamış ve yaşamaya da devam edecek.
Aşağıda göreceğiniz fotoğraflar ile yazımın girişinde yazdığım atasözü maalesef birbiriyle çelişiyor. Yine dediğim gibi kimsenin imanını sorgulamak haddimiz değil. Fakat konu temizlik olduğunda hem çevremizi hem yerel yöneticileri sorgulamamız ve bu sorgulamaya da önce kendimizi sorgulayarak başlamamız gerekir diye düşünüyorum. Çünkü ortalığa çöp atan da o çöpleri toplama görevi olan yerel yöneticileri seçen de biziz.
Kuşadası çevre yolundan Ankara evlerinin yanındaki çıkışta inşaat artıkları, evsel atıklar ve bol miktarda cam kırığından oluşan bir "çöplük" var. Burayı herkesin görmemesi o çöplüğü ortadan kaldırmıyor. Ve o çöplük oradan her geçişimde biraz daha büyüyor. Orayı çöp sanan kişilerce kirletilen bu yerin temizlenmesi bundan sonra atılacak çöpleri engelleyebilir. Teknolojinin gelişimiyle her yerde bulunan kameralar sayesinde de bundan sonra orayı kirletenler tespit edilebilir.
Bu fotoğraf da Söke'nin içinden. DSİ tarafından ıslahı yapılan derenin çevresi baştan sona kadar çöplük görüntüsünde. Her gün binlerce insanın geçtiği fakat nedense yetkili ve etkili kişiler tarafından görülmeyen bu görüntü kesinlikle Söke'ye yakışmıyor. Her yerin çöplük görüntüsünde olması ellerindeki çöpü yere atanları sanki haklı çıkartıyor. Çünkü, çöp çöplüğe atılır.
Aileler ve okullar temizlik konusunda çaba göstermesi gerekenlerin başında geliyor. Okulların çevresindeki kağıt ve ambalaj atıklarının yoğunluğu çocuklarımızı temizlik konunda eğitemediğimizin ispatı niteliğinde. Unutmayalım, aileler ve öğretmenler ne kadar etkin olursa toplum o kadar çabuk toparlanır.
Söke'nin caddelerinin, sokaklarının, boş arsalarının, yol kenarlarının çöplük gibi görünmesinde tek bir suçlu yok, suç hepimizin. Yerlere çöp atarak değil çöp atanları uyararak topluma örnek olacağız.
Neleri çöp bidonuna atacağınıza ve neleri atmayacağınıza da karar verecek olan sizlersiniz.
Çöpler Söke'ye değil çöp bidonuna yakışır.
Sökeliyiz, Söke de yaşıyoruz, Söke de yaşayacağız. Başka Söke yok.
SABİH GÜZEL - SÖKE OLAY