KENT BELLEĞİ

KENT BELLEĞİ TURGUT TÜRKOĞLU Cumhuriyet öncesi döneme ait Salnamelere baktığımızda kentin o dönem yaşayanlarının 6.500 civarında Rum, 1.500 civarında Ermeni, 500 civarı Yahudi ve 8.000 civarı Yörüklerden oluştuğu görülmektedir. Sancak beyliği döneminde ise kentin bölgenin çekim merkezi olması nedeniyle günümüze kadar süren liderliği dokusuna işlemiştir. Cumhuriyetle birlikte süreç değişince bu yaşayan halkların izlerini silmek için adeta mezarlıkları bile yok edilmiştir. Kent adeta yeniden kurgulanırken birçok problemi de yoğun bir şekil de yaşamıştır. Devletle olan ilişkiler, üretim biçimleri, gelir kaynakları, alt yapı yatırımları hep sıkıntılı süreçlere uğramıştır. Bu durum bugün de aynen böyle sürüp gitmektedir. Bakın Devlet hastanemiz yetersiz, Emniyet Müdürlüğümüz bina sorunu yaşıyor, Kaymakamlık binamız bitecek gibi gözüküyor ama tefrişi yine sıkıntılı, Kent meydanı yok, Okullarımız problem, İçme suyumuz problem, Arıtmamız desen çalışmıyor. Kent içi ulaşım, kente giriş ve çıkış kavşakları problem yani nereye elini atsan sıkıntı diz boyu. Çimento fabrikası sıkıntı, OSB arıtması yapılamadı, dağdaki madenler ise çok büyük problem. Kent içi yollar, otoparklar her taraf problemdir. Tüm bunlarla birlikte kentin herhangi bir planlama ve projelendirme çabası yok. En acı tarafı da bu. Bugün geldiğimiz noktada kentin tüm bu olumsuzluklardan kurtulabilmesi için ciddi bir yapılanmaya ihtiyaç vardır. Bu yapı kent konseyinin aktif hale gelmesi, bu yapının “KENT PARLAMENTOSU” haline gelmesi şarttır. Bunun yanında paydaşların katılımıyla “KENT VAKFI” mutlaka kurulmalı ve profesyonel bir biçimde çalışmalar yapılmalıdır. Son 40 yıllık döneme baktığımızda meclise giden 4 vekil de siyasi yetersizliklerinden dolayı kente hizmet getirememiş, gelen belediye başkanları da süreçlerini doldurmuşlardır. Kentin lobi faaliyetlerini yürütecek, sorunların çözümü için çalışacak profesyonel kadrolara ihtiyaç vardır. Güç birliği hikayeleri dönem dönem ortaya atılsa da başarı şansı yoktur. Bu ciddi bir KENT PROJESİ olmalıdır. Bu konu her türlü yardıma hazır olduğumu kent halkının bilmesini isterim. Bilgim, görgüm dahilinde her şeyi paylaşırım. Bir diğer sıkıntılı konu da Söke Belediyesinin “RESTORASYON PROJESİ”dir. Bugün gelinen noktada bu artan borçlar, fazla personel, yönetilemeyen yapı, hizmet üretim bantlarının çalışmaması kent için ciddi sıkıntı oluşturmaktadır. Başta borçlar olmak üzere, fazla personelin durumu da çok büyük sıkıntıdır. Bu yapının çözümü ise “ÖZ YÖNETİM ŞİRKETİ”dir. İşçiler adına kurulacak bu şirket üzerinden belediyenin bazı üretim araçları verilerek yapılacak operasyonla bu sıkıntılı süreç sona erdirilir. Yoksa işten çıkarmalar çözüm değildir, tarafların karşılıklı çıkarları noktasında işçilerin kendi şirketlerinin sahibi olmaları Türkiye ölçeğinde örnek olacaktır. Yerel yönetişim bir bilim dalıdır. Bir kenti tüm paydaşların katılımıyla ciddi anlamda yönetmek istiyorsanız buralardan yararlanmanız gerekir. Bakın Eski Tekel binasını pek çoğunuz hatırlarsınız, bir dönem belediye binası yapılmak istendi. Yapılan incelemelerde hatırlarsanız zeminin uygun olmadığı ve binanın mukavemetinin yetersiz olduğu gerekçesiyle yıkımına karar verildi. Daha sonra Nazım imar planı yapılırken ne hikmetse bu yer Necdet tarafından imara açıldı. Süleyman parasız kalınca bu 144 daire olabilecek bu alanı 4 milyon gibi komik bir rakama sattı. Bugün bu alanda devasa bir yapı yükseliyor, hem de fay hattının üzerinde. Siz değerlendirin, ben söylemekten yoruldum. Keza aynı şey Tariş alanı içinde geçerli, kentin içinde böyle bir alan varken hangi akla 700 konutluk bir yapılaşmaya izin verildi anlamış değilim. Ciddi yapılara ve projelere ihtiyacımız olduğu aşikardır. Umarım kent halkı olarak bazı şeyleri yeniden değerlendirir, kenti layık olduğu yere getiririz. TURGUT TÜRKOĞLU .