Bir kentin kaderinde ya bir kez nasip olur ya da iki kez. Neden bahsettiğimi umarım tahmin etmişinizdir. Cumhurbaşkanının bu kente ziyaretinden bahsediyorum elbette. Bakın böyle bir olay bir kentin başına ender gelir. Bu kentin siyasileri, Stk temsilcileri ve kanaat önderleri bu fırsatı değerlendiremedi. Ama siyasal alt yapısı olmayan sıradan siyasetçiler için ise sıradan bir olaydır. Belediye başkanı hastayım dedi açılışa gitmedi, oysa siyasi düşüncesi bir yana sedye üstünde bile olsa gitmeli ve kentin sorunları ile ilgili bir dosyayı kendisine sunmalıydı. İktidar partisinin ilçe başkanı ve Vekili ise konuyu sadece seyrettiler. Çünkü olayın öneminin farkında bile değiller, onlar kendi havalarında kavga etmenin peşindeler. Olan kent insanına oldu, onca çözüm bekleyen sorun varken ayağına gelen fırsat tepilmiş oldu. Bir ikinci olay ise Ana muhalefet liderinin kenti ıskalayıp geçmesiydi. Kente karşı suç işleyenler başta Büyükşehir Belediye başkanı, partisinin Aydın vekili, İl başkanı ve ilçe başkanı kente Genel Başkanı sokmamak için adeta yarıştılar. Sebep kendi seçtikleri Belediye Başkanından sıkıntılı olmaları. Oysa ilin içinde en fazla oy aldıkları ilçe SÖKE. Ayıp insan da biraz utanma olur, bu kent yapılmış saygısızlıktır. Kent insanına yapılmış saygısızlıktır. İlkesiz ve tutarsız siyasetçilerin bu kente verdiği zararlar son dönemde o kadar arttı ki hangi birisinden söz edeceğimi bilemiyorum. Bir ilçe başkanı çıkıyor kentin sahipsiz kaldığından bahsediyor güzel de sen 12 meclis üyeni meclise getiremiyorsun efendi. Büyükşehir meclis üyelerin ise toplantılara dahi katılmıyorlar. Kentin sorunlarına bir tek çözüm önerini duymuş değiliz. Eline tutuşturulan yazılı metni basına göndermek ilçe başkanı olmak demek değildir. Bunu bir düşün bence. Bu bağlı olduğun partiye karşı da suçtur. Bir diğer ilçe başkanı meclis üyelerini toplayıp sözüm ona karar alıyor. Bakın bir belediye başkanı görevden nasıl ayrılır yasal olarak bellidir.   1. ÖLÜM HALİ 2.İSTİFA ETMESİ 3. EL ÇEKTİRME.   Kaldı ki atamayla gelmiş meclis üyelerinin faaliyet raporunu onaylamayıp Başkanı düşürme olanakları olsa da bunu yapabilecek siyasi güçleri yoktur. Burada sıkıntı sebep olanların sıkıntısıdır. Yani Özlem Çerçioğlu‘nun, Ali Çankırı’ nın ve Bülent Tezcan‘nın sıkıntısıdır. Bu arkadaşı seçenler kendileridir. Burada bir diğer sıkıntı görev süreleri sona eren İl başkanı ve İlçe başkanın durumlarıdır. Parti tüzüğüne göre 2 yıl için seçilen bu yönetimler, genel merkez kararıyla süreleri bir yıl daha uzatılmıştır. Yani üyeden alınan yetki süresi bittiği için MEŞRUTİYET’i yoktur. Sadece prosedür uygulamamaları yapabilir, o kadar. Yaptıkları toplantı ise tam bir komedidir. Kaldı ki çok önemli kararlarda Genel Merkez belirleyicidir. Bu meclis üyelerinin çıkarları için her şeyi mübah saydıkları ortada iken böylesine tartsız, ilkesiz ve yetkisiz yani kısacası tam bir lümpen siyasetin hakim olduğu bu yapıdan bir an önce çıkmak gerek. Olması gereken bu yönetimlerin taban tarafından artık red edilmeleridir. Çünkü bu kent bu kadar seviyesiz bir siyaseti hak etmiyor. Oğlunun ve kızının işi için mecliste her türlü taklayı atan meclis üyesi mi ararsınız, yeğeni işe girsin diye arsa satışına onay veren meclis üyesi mi ararsınız, imarı artsın diye yönetimin dizinin dibinden ayrılmayanı mı istersiniz, ne model ararsanız burada. Meclis toplantılarına katılmayanlar ise cabası. Her şeye ve herkese rağmen bu kentin Beşeri sermayesi bu işlerin altından kalkabilecek kadroları çıkarabilecek düzeydedir. Bilgili ve onurlu kadrolar siyasette ve sivil toplum örgütlerinde yerini aldığı anda çözümler ve projeler peş peşe gelecek ve kent rahat bir nefes alacaktır. Şişirilmiş kadrolar, borçlar ve Büyük şehrin kaprisleri sorun değildir. Yeter ki kent halkı bu yapıdan kurtulmaya karar versin. Saygılarımla…   TURGUT TÜRKOĞLU