Turgut Türkoğlu
Köşe Yazarı
Turgut Türkoğlu
 

YOLLAYIN GİTSİN..!

YENİ PROGRAMLAR VE PROJELER 21. Yüzyılda yurttaşın temel gereksinimlerini karşılamak üzere kurgulanan ilişkilerin temel noktasında siyaset vardır. Birey, Toplum, Devlet arasında devam eden bu yapı siyaset tarafından doğru kurgulanır ve yönetilirse sorunların çözümü basitleşir. Günümüzde değişen koşullarda üretim biçimleri değiştiği gibi, toplum refleksleri ve talepleri de değişmiştir. Bu noktada siyasi hareketler kendi konumlanmalarına göre yeniden pozisyon almak noktasındadırlar. Örneğin sosyal demokrat bir parti hala “Devlet kuran parti” söylemiyle devam ediyorsa siyaseten bitmiştir. Eğer yerel yönetimlerin güçlendirilip, devletin güç odaklarını yönlendirme çalışması yoksa dükkanı kapatsın. Gelir eşitsizliğini yok etmek üzere çalışması yoksa ve ekonomik programın IMF reçetelerinde olacağına inanıyorsa salın yakasını gitsin. Katılımcı demokrasinin önünü açmak için kendi partisinden başlamak üzere çalışmalar yapmalıdır. Yurttaş kendi ilçe başkanını seçemiyorsa, kendi vekilini, belediye başkanını seçemiyorsa salın yakasını. Çalışmayan seçtiklerini geri çağıramıyorsa YOLLAYIN GİTSİN. Bütçesini açıklamayan, servetini beyan etmeyen, siyasetten zenginleşenlere hesap soramıyorsa sıkıntı büyüktür. Bunun adı ister Büyükşehir belediye başkanı olsun, ister grup başkan vekili olsun aynıdır. Bu durumda ne yapmak gerekiyor? Temel sorun burada, önce örgüt yapısını sıfırlayıp yeniden bir yapılanmaya gitmek gerekir. Bu konuda Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yoktur. Aktif üyelik ve pasif üyelik kavramları içi doldurulduğunda yaşama geçirilebilir. Böylece belediye çalışanları ve yardım dağıtılan kent yoksullarından oluşan üye profilleri daha sağlıklı hale gelir. Bir diğer sıkıntılı durum üyelerin eğitim düzeyleridir. Bugün siyasi partilerin genel ortalaması olduğu gibi bu yapı aynen devam etmektedir. CHP üye sayısı 1.5 milyon civarındadır. Bunun yüzde 75’lik kısmı ilkokul mezunu, yüzde 15’lik kısmı orta öğretim, yüzde 5’lik kısmı üniversite ve yüzde 5’lik kısmı okur- yazardır. Bu yapıdan sağlıklı sonuçlar beklemek işin doğasına aykırıdır. Birde Aydınlanma süreci boyunca parti yönetimleri genellikle emekli öğretmeler ve kasaba avukatlarından oluştuğu için toplumsal tabanla ilişkiler elitist bir yapıda yürümüştür. Bu yapıların bizatihi kendisi sorunlu yapılardır. Elindeki yazıyı okuyamayan, yorumlayamayan bu yapılardan medet ummak abesle iştigaldir. Düşünsenize 4 vekilden 3’ü Avukat. Belediye başkanlarında da sıkıntı aynı, meclis üyeleri desen ayrı garabet. Belediyeyi mahkemeye verenler meclis üyesi yapılmış, belediye ile sorunu olanlar meclis üyesi olmuş, tam bir sağın attıklarından oluşan pozisyonlar. Çözüm: Yeni bir anayasa , birey toplum devlet üçgenindeki ilişkileri yeniden kurgulayacak bir yapı . Yeni bir yerel yönetimler yasası, Elektriğin, doğalgazın devletleştiği ve belediyelere verildiği bir yapı. Vergi gelirlerinin merkezi hükümet ile yerel yönetimler arasında bölüşüldüğü bir yapı. Örneğin 60 milyar dolarlık savunma bütçesinin ve faize ödenen 70 milyar doların toplum yararına kullanıldığı bir bütçe. Yıllık 50 milyar doları bulan iş adamlarına verilen teşvik paketlerinin yarısının çiftçiye ve kent yoksulları arasında pay edilmesi gibi bir yapı olmalı. Sağlık ve Eğitim özelleştirmeleri kaldırılmalı ve tüm toplum bu imkanlardan eşit yararlanmalı. Kısacası o dönemin, 94 yılında yapılan SHP küçük kurultayından çıkan özelleştirme kararlarının uygulanması. Adalet sistemi başta olmak üzere tüm yasalar Türkçe yazılmalı ve herkese eşit uygulanması sağlanmalıdır. Paralı askerlik gibi uygulamalar acilen sona erdirilmelidir. Metropollerdeki yığılmanın önüne geçecek yeni kentleşme modeli toplumun önüne konulmalı ve üretim biçimleri Devlet planlama teşkilatı gibi yapılarla organize edilmelidir. Doğaya ve canlılara zarar veren madenler devletleştirilmelidir. Toplumun bütün beşeri sermayesi doğru değerlendirilmeli, 20 yıllık süreçte 20 bin profesör yetiştiren üniversiteler yeniden sorgulanmalıdır. Kısacası bugün gelinen noktada sıkıntılar büyük ama devlet aklı küçük kalmıştır. Bu yapının yeniden kurgulanmasında yarar vardır. Bu süreci doğru kadrolarla doğru yönetenler başarılı olacaktır. Özgür Birey, Örgütlü Toplum , Demokratik Devlet temel hedef olmalıdır. TURGUT TÜRKOĞLU
Ekleme Tarihi: 07 Aralık 2024 - Cumartesi

YOLLAYIN GİTSİN..!

YENİ PROGRAMLAR VE PROJELER

21. Yüzyılda yurttaşın temel gereksinimlerini karşılamak üzere kurgulanan ilişkilerin temel noktasında siyaset vardır. Birey, Toplum, Devlet arasında devam eden bu yapı siyaset tarafından doğru kurgulanır ve yönetilirse sorunların çözümü basitleşir. Günümüzde değişen koşullarda üretim biçimleri değiştiği gibi, toplum refleksleri ve talepleri de değişmiştir.

Bu noktada siyasi hareketler kendi konumlanmalarına göre yeniden pozisyon almak noktasındadırlar. Örneğin sosyal demokrat bir parti hala “Devlet kuran parti” söylemiyle devam ediyorsa siyaseten bitmiştir. Eğer yerel yönetimlerin güçlendirilip, devletin güç odaklarını yönlendirme çalışması yoksa dükkanı kapatsın. Gelir eşitsizliğini yok etmek üzere çalışması yoksa ve ekonomik programın IMF reçetelerinde olacağına inanıyorsa salın yakasını gitsin.

Katılımcı demokrasinin önünü açmak için kendi partisinden başlamak üzere çalışmalar yapmalıdır. Yurttaş kendi ilçe başkanını seçemiyorsa, kendi vekilini, belediye başkanını seçemiyorsa salın yakasını. Çalışmayan seçtiklerini geri çağıramıyorsa YOLLAYIN GİTSİN. Bütçesini açıklamayan, servetini beyan etmeyen, siyasetten zenginleşenlere hesap soramıyorsa sıkıntı büyüktür. Bunun adı ister Büyükşehir belediye başkanı olsun, ister grup başkan vekili olsun aynıdır.

Bu durumda ne yapmak gerekiyor? Temel sorun burada, önce örgüt yapısını sıfırlayıp yeniden bir yapılanmaya gitmek gerekir. Bu konuda Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yoktur. Aktif üyelik ve pasif üyelik kavramları içi doldurulduğunda yaşama geçirilebilir. Böylece belediye çalışanları ve yardım dağıtılan kent yoksullarından oluşan üye profilleri daha sağlıklı hale gelir.

Bir diğer sıkıntılı durum üyelerin eğitim düzeyleridir. Bugün siyasi partilerin genel ortalaması olduğu gibi bu yapı aynen devam etmektedir. CHP üye sayısı 1.5 milyon civarındadır. Bunun yüzde 75’lik kısmı ilkokul mezunu, yüzde 15’lik kısmı orta öğretim, yüzde 5’lik kısmı üniversite ve yüzde 5’lik kısmı okur- yazardır. Bu yapıdan sağlıklı sonuçlar beklemek işin doğasına aykırıdır.

Birde Aydınlanma süreci boyunca parti yönetimleri genellikle emekli öğretmeler ve kasaba avukatlarından oluştuğu için toplumsal tabanla ilişkiler elitist bir yapıda yürümüştür. Bu yapıların bizatihi kendisi sorunlu yapılardır. Elindeki yazıyı okuyamayan, yorumlayamayan bu yapılardan medet ummak abesle iştigaldir. Düşünsenize 4 vekilden 3’ü Avukat. Belediye başkanlarında da sıkıntı aynı, meclis üyeleri desen ayrı garabet. Belediyeyi mahkemeye verenler meclis üyesi yapılmış, belediye ile sorunu olanlar meclis üyesi olmuş, tam bir sağın attıklarından oluşan pozisyonlar.

Çözüm: Yeni bir anayasa , birey toplum devlet üçgenindeki ilişkileri yeniden kurgulayacak bir yapı . Yeni bir yerel yönetimler yasası, Elektriğin, doğalgazın devletleştiği ve belediyelere verildiği bir yapı. Vergi gelirlerinin merkezi hükümet ile yerel yönetimler arasında bölüşüldüğü bir yapı.

Örneğin 60 milyar dolarlık savunma bütçesinin ve faize ödenen 70 milyar doların toplum yararına kullanıldığı bir bütçe. Yıllık 50 milyar doları bulan iş adamlarına verilen teşvik paketlerinin yarısının çiftçiye ve kent yoksulları arasında pay edilmesi gibi bir yapı olmalı. Sağlık ve Eğitim özelleştirmeleri kaldırılmalı ve tüm toplum bu imkanlardan eşit yararlanmalı.

Kısacası o dönemin, 94 yılında yapılan SHP küçük kurultayından çıkan özelleştirme kararlarının uygulanması. Adalet sistemi başta olmak üzere tüm yasalar Türkçe yazılmalı ve herkese eşit uygulanması sağlanmalıdır. Paralı askerlik gibi uygulamalar acilen sona erdirilmelidir. Metropollerdeki yığılmanın önüne geçecek yeni kentleşme modeli toplumun önüne konulmalı ve üretim biçimleri Devlet planlama teşkilatı gibi yapılarla organize edilmelidir. Doğaya ve canlılara zarar veren madenler devletleştirilmelidir. Toplumun bütün beşeri sermayesi doğru değerlendirilmeli, 20 yıllık süreçte 20 bin profesör yetiştiren üniversiteler yeniden sorgulanmalıdır.

Kısacası bugün gelinen noktada sıkıntılar büyük ama devlet aklı küçük kalmıştır. Bu yapının yeniden kurgulanmasında yarar vardır. Bu süreci doğru kadrolarla doğru yönetenler başarılı olacaktır.

Özgür Birey, Örgütlü Toplum , Demokratik Devlet temel hedef olmalıdır.

TURGUT TÜRKOĞLU

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sokeolay.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.